CHOLİNE (KOLİN) VİTAMİNİNİN FAYDALARI


Kolin: Hafıza vitamini
Dilara Koçak

Bu madde, 1998’de tıp ve beslenme dünyası tarafından kabul edildi. Bugün, kolinin önemini ve kaynaklarını anlatıyorum
Yağların vücutta işlenmesini, yakılmasını böylelikle de karaciğerin yağlanmasını engelleyen kolin, yiyeceklerde bol miktarda olmasına karşın suya karşı dirençsizdir. Besinlerin pişirilmesi, işlenmesi ve saklanması sırasında çabuk bozulur. Bağırsaklarda kolaylıkla emilir ve kan-beyin bariyerini geçebilen tek vitamindir. Bu özelliğiyle beyindeki kimyasal olaylarda rol alır. Kendisine hafıza vitamini de denilmektedir. Sinirlerdeki iletilerde önemli görevi olan asetilkolin maddesi için gerekli bir moleküldür. Kolinin vücutta kompleks bir rolü vardır. Diyet üzerinde etkili olma potansiyeli büyüktür. Hamilelik ve emzirme süresinde koline ihtiyaç vardır.

Karaciğer bozukluğu raporlarına dayanarak 19 yaş ve üzerindeki bireylerin özellikle hamile ile emziren kadınların günde 550 mg. kolin alması gerekiyor. Kolin, besinlerden alınabilir ancak yetersiz kolin alımı, alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması hastalığına yol açabilir. O nedenle, maksimum sağlık için diyette yeterli kolin alımı çok önemlidir. Kolin yetersizliğinin karaciğer ve kas bozukluğuna yol açtığı bilinmektedir.
Hamilelik ve Emzirme
Kolin ihtiyacı, özellikle hamilelik ve emzirme sürecinde daha fazladır. Araştırmalar, kolinin beyin gelişimi üzerindeki etkilerini kanıtlamıştır. Bu yüzden anne karnında ve iki yaşına kadar kolin açısından yeterli beslenmek önemlidir.Anne sütü kolin bakımından çok zengin olsa da, miktar, emzirme sıklığına ve annenin ihtiyaçlarına göre değişebilir. Yetersiz kolin alımı, doku depolarının bitmesine yol açar.
Yaşlanmayla gelişen hafıza kayıplarında kolinden zengin beslenmeyle hastalığın seyrinde gerileme kaydedilmiştir. Kolin geniş bir yiyecek yelpazesinde bulunur ama karaciğer, yumurta ve rüşeym (buğday tohumu) en zengin kolin kaynaklarıdır. Yumurta daha çok konsantre bir kolin kaynağı olmakla beraber, süt daha zengin bir kaynaktır.
Kadınlar mı iştahlı yoksa erkekler mi?

- İştah, kişinin yemek yeme arzusu olarak tanımlanabilir. Metabolik ihtiyaçların sağlanması için yeterli enerjiyi düzenleme işini görür. Yemek yeme arzusunun ciddi olarak azalması durumuysa anoreksiyadır. İştahın düzensiz olması yeme bozukluklarına sebep olabilir.
- Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde Ocak 2009’da yapılan bir çalışmaya göre, erkekler kadınlara göre iştahlarını kontrol etmede daha iyi.
- Bu çalışmada araştırmacılar, kadın ve erkek gönüllülerin beyin aktivitelerini tomografiyle (PET) izlediler. Bu kişiler araştırmaya alınırken normal kilodaydı ve yaklaşık 20 saat boyunca yemek yemediler. Ardından katılımcılara en sevdikleri besinler sunuldu ve bunları koklamaları, tatmaları ancak yememeleri söylendi.
- Bir başka gündeyse açlık ve yeme düşüncelerini bastırmak için, bilişsel engel olma tekniği kullanıldı. Bu teknik aynı yemeklere maruz kalmadan önce insanların bunlara karşı iştahlarının azalmasını öğretmek için kullanıldı. Diğer bir günde kontrol etmek amacıyla gözden geçirilme seansı yapıldı. Kadınlar ve erkekler açlıklarının azaldığını iddia ettiler.
- Bu çalışmanın ardından gelen yorumlarsa cinsiyet farklılığının şüpheli olduğu yönündeydi. Bazı araştırmacılar bu sonuçların kadınların ve erkeklerin alması gereken besinlerin farklılıklarından ileri geldiğini savunuyor.
- Bence iştahı kontrol etmek davranış ve düşünce biçimindeki değişiklikle ilgili. Bu yüzden her iki cinsiyetinde iştahla baş etmek için kişisel gelişim ve otokontrolle çalışması daha faydalı olacaktır.
Diyetetik öneriler
Günümüzde kolesterol alımının genel olarak günlük 300 mg. ve kalp hastaları için de 250 mg. altında önerilmesi yumurtayla et tüketiminin kısıtlanması, zengin kolin kaynaklarını da doğal olarak azaltıyor.
Ayrıca, beslenme uzmanları dahil sağlık çalışanlarıyla yapılan bir anket, profesyonellerin sadece yüzde 10’unun bu yiyecekleri hastalarına önerdiğini ortaya çıkardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder