SELÜLİT VE SELÜLİT ÇEŞİTLERİ


selülit nasıl tedavi edilir
Kadınların kâbusu haline gelen selülitten kurtulmak için uygulanan diyetler çoğu zaman yanlış uygulanmaktadır. Uygulayacağınız diyet seçmek için önce selülit türünüzü belirlemeli ve ona göre diyet uygulamalısınız.

Selülit türleri 3'e ayrılmaktadır.
selülit tedavisi
1. Tip Selülit:

- Fazla kilonuz var mı? Kilo sorununuz her zaman var mıydı?
- Selülit görünümünüz koyu muhallebi gibi ve kaygan mı?
- Parmaklarınızla kolayca sıkıştırabiliyor musunuz?
- Normal yaşamınızda stresli misiniz?
- Selülitleriniz alt ve üst kısımlara eşit şekilde mi dağılmış durumda?


2. tip Selülit:

- Sık sık kramp giriyor mu ve bacaklarınızda şişlik veya varis var mı?
- Ayak bilekleriniz ve baldırlarınız kalın mı?
- Regl dönemlerinizden önce şişkinlikler oluşuyor mu?
- Baldırınıza parmağınız ile bastırdığınızda deriniz çöküyor ve bir süre öyle kalıyor mu?

3. tip Selülit:

- Deriniz kuru ve beyaz mı?
- Selülitlerinize bastırınca ağrı hissediyor musunuz?
- Normal yaşamınızda hareketli misiniz?
- Regl dönemlerinizde selülitlerinizde artma görüyor musunuz?
- Zayıfladığınız dönemlerde sadece vücudunuzun üst kısmından mı kilo veriyorsunuz?
seksi kadın
Bu soruların cevaplarını vererek selülit tipinizi seçmeniz ve buna göre bir diyet uygulaması yapmanız gerekmektedir. Diyet uygulaması için uzman bir diyetisyene görünmenizi tavsiye etmekteyiz.

KOLESTROL VE KOLESTROL TEDAVİSİ




Yapılan tahliller sonucunda kolesterol problemi çıktıysa hemen ilaçlara yönelmek doğru değil. Kendinizin uygulayacağı diyet programları sağlığınızı destekleyip ilaca gerek kalmadan kolesterolünüzü düzenleyebilir.

Genellikle kolesterolün, kalp ve damar hastalıklarında ortaya çıkan bir şikâyet olduğu bilinir. Oysaki alkol ve sigara kullananlar, kilo problemi olanlar, şeker ve tansiyon hastası olanlarda kolesterol şikâyetiyle karşılaşabilir.

Kimler kolesterol ilacı kullanmalı?
Kalp krizi geçirmiş insanlar, geçici beyin atağı, felç, kalp damarlarında kolesterol sebebiyle daralma olan kişiler, stend takılı veya daha önce stend takılmış hastalar, bypass ameliyatı geçirenler, yakın ailesinde kalp krizi geçiren ve diyabetli kişilerin çok olduğu bir ailenin ferdi olanlar ciddi risk grubuna girdiği için kolesterol ilacı kullanma olasılığı yüksek olan kişilerdir.

Kolesterol insana neler yapar?

• Gözaltında oluşan siyah halkalar
• Ağızda acı tat
• Bas ağrısı ve basta ağırlık hissi
• Görmede bulanıklık
• Bas dönmesi
• Hazımsızlık ve iştahsızlık
• Yorgunluk ve stres
• Uykusuzluk
• Sol kolda ve kalp üzerinde hissedilen ağrılar
Kolesterolü Dengeleyen Beslenme

Beslenme şeklinin değiştirilmesi ve uygun bir beslenme planıyla kolesterol sorunundan kurtulabilirsiniz. Doymuş yağlar ve trans yağlardan uzak durulmalı. Düşük yağ oranlarıyla beslenmek kolesterolü dengeler. Zeytinyağı, omega–3 bulunan balık, ceviz ve sebzeler, elma, yulaf gibi tahıllar, süt ve süt ürünleri, sarımsak… Gibi besinler kolesterolü normal değerlere çekiyor.

Kolesterol ilaçları sanıldığı gibi büyük yan etkilere sahip olan ilaçlar değildir. Fakat riskli durumlar hariç, kolesterol ilaçsızda tedavi edilebilir.

VARİKOSEL NEDİR VARİKOSEL TEDAVİSİ NASILDIR

Saglik bilgileri yazimiz erkekleri yakindan ilgilendiriyor. Ozellikle bebek sahibi olmak isteyip olamayn ciftlerin doktora basvurmalari sonucunda ortaya cikan varikosel basit sayilabilecek bir operasyon ile ortadan kalkmakta. Asagida yeralan yazmizda varikosel ile ilgili tum bilgileri bulabilirsiniz.


Varikosel nedir? Varikosel Nasıl tedavi edilir?
Varikosel testislerdeki kanı boşaltan venlerin (toplardamar) genişleyip varisleşmesidir

Toplardamarların iç yüzeyinde kan dolaşımını düzenleyen kapakçıklar işlevlerini yitirmiştir ve kanı boşaltamamaktadır. Testisten çıkan toplar damarların aşırı ve anormal olarak genişlemiş olması, testiste ısı etkisi ve beslenme bozukluğu sonucu sperm üreten hücreleri toksik bazı maddelerle karşı karşıya bırakır. Bu durum maddeler testis içinde etki yarattığı için sperm oluşumunu kötü etkiler. Testislerin sonografik muayenesi ve damarsal araştırılması gerekir. Böyle bir durum cerrahi müdahale ile düzeltilir

Puberte sonrası erkeklerin yaklaşık % 10-20 sinde görülür. Kısırlık (infertilite) şikayeti olan erkeklerin ise yaklaşık %40 ında varikosel mevcuttur. Sekonder infertilite şikayeti olan erkeklerde ( önceden en az bir çocuğu olan ancak şimdi kısırlık şikayeti çeken) ise bu oran % 80 lerin üzerine çıkmaktadır. Varikosel her iki testiste de görülebilir. Ancak anatomik komşulukları dolayısı ile sol testiste görülme oranı % 85, sağ testiste görülme oranı ise % 15 civarındadır. Bir taraftaki varikosel genellikle diğer testisi de etkilemektedir.

Varikosel çoğu zaman hiçbir belirti vermez. Ancak bazen aşağıdaki belirtiler görülebilir:

* Testislerde ağrı
* Testislerde küçülme
* Testislerde dolgunluk hissi
* İnfertilite (kısırlık)
* Gözle görülebilen genişlemiş damarlar
* Ele gelen genişlemiş damarlar

Varikoselin neden kısırlığa sebep olduğu konusunda henüz kesin bir bilgi yoktur. Ancak genişleyen damarların testislerde sebep olduğu ısı artışının sperm üretimini olumsuz etkilediği, genişleyen damarlarda biriken kanda anormal konsantrasyonlara ulaşan böbreküstü bezi ve renal ürünlerin sperm oluşumu nu olumsuz etkilediği, yine bazı metabolik ürünlerin artması ve oksijenlenmenin azalmasının sperm üretimini olumsuz etkilediği gibi birtakım teoriler mevcuttur.

Bazen hastalar testislerinde gördükleri veya ayakta iken ellerine gelen genişlemiş damarlar sebebi ile doktora gelirler. Doktor tarafından yapılacak elle muayene ile genellikle tanı konur. Bazen ultrasonografi / Doppler gerekebilir. Bütün varikoselli hastalara 4 günlük cinsel perhizden sonra sperm tahlili (spermiogram) yapılıp sperm sayısı, hareketliliği ve şekilleri araştırılmalıdır. Hastaların yaklaşık %70 inde sperm yoğunluğu ve hareketliliği azalmış, şekilleri bozulmuştur. Bu hastalarda yüksek oranda kısırlık görülür. Kısırlık şikayeti olan varikoselli erkeklerde, çok yoğun ağrı şikayeti olanlarda ve testislerinden biri diğerine göre anlamlı küçülme göstermiş varikoselli erkeklerde cerrahi tedavi önerilir. Tedaviye geçmek için varikoselin mutlaka sperm değerlerini bozmuş olması gerekir. Yani spermi normal ise tedavi edilmeyebilir. Evli olmayan erkeklerde de varikosel bulunmuş ve sperminde bozulma başlamış ise tedavi yapılmalıdır. Eğer erkek adolesan çağda, yani henüz ergenliğe gelmemiş ise ve sperm veremiyorsa bu durumda testiste küçülme olup olmadığına bakılır. O taraf testisi %10’dan fazla volüm kaybetmiş ise yine ameliyat endikasyonu vardır.

Testislerinde ağrı olan ve muayene ile varikosel saptanan erkeklerde bu ağrının mutlaka varikoselden kaynaklanıyor olması gerekmez. Önce diğer nedenler araştırılmalı ve semptomatik tedavi yapılmalı, ondan sonra varikoselin tedavisine geçilmelidir.

VARİKOSELİN TEDAVİSİ
Ameliyat sırasında mikroskop kullanılması önerilmektedir. Ameliyatı kasık bölgesinden yapılan küçük bir kesi ile gerçekleşir. Testisi drene eden venler bağlanır. Basit bir ameliyattır ve genellikle hastane de yatmayı gerektirmez. Varikosel ameliyatının başarı şansı değişiktir. Mikroskobik yapılan ameliyatların başarı şansı diğerlerine oranla çok daha yüksektir. Yaklaşık 30-60 dk. sürer. Bu sırada testisle ilgili diğer oluşumların zarar görmemesine özen gösterilmelidir. Varikosel ameliyatı dikkatli yapılmaz ise hidrosel (testis çevresinde sıvı birikimi), atrofi gibi komplikasyonlar görülebilir. Ama son yıllarda, ameliyat tekniğinde elde edilen ilerlemeler sayesinde bu komplikasyonlara hemen hemen hiç rastlanılmamaktadır. Bunda cerrahın deneyimi önemlidir. Ameliyat olacak kişilerin bunu iyi bilmesi ve ameliyatı yapacak doktordan da bu konuda bilgi alması gerekir. Ameliyattan 3 ay sonra sperm üretiminde düzelme görülmeye başlar. Sperm tetkiki ameliyattan sonraki 3-6. ayda yapılmalıdır. Sperm üretimindeki düzelme ameliyat olan hastaların %50-80 inde görülür. Gebelik üzerindeki etkisi de yüzde 20-69 civarında artmaktadır. Azoospermi olgularında da varikosel ameliyatı yapılması önerilirse de, başarısının daha düşük olacağı önceden belirtilmelidir.

Tüp bebek uygulaması yapılacak erkeklerde de varikosel ameliyatı yapıldıktan sonra tüp bebeğe geçilmesi başarıyı artırabilir. Ameliyat edilen hastaların bir kısmında sperm değerleri biraz daha yükselerek mikroenjeksiyon (ICSI) yerine aşılama (IUI) uygulamasına geçilebilir, hatta doğal yolla gebe kalma şansı da elde edilebilir. Spontan gebelik sağlanamayan hastalarda sperm sayısı, motilite veya sperm morfolojisindeki iyileşme ile yardımcı üreme tekniklerinin başarısı artmaktadır.

CİNSEL İSTEK AZLIĞI VE NEDENLERİ

Bir cok iliskide en buyuk sorun cinsel yasamda cikan problemlerdir. Bu sorunlarin en basinda ise cinsel isteksizlik gelmektedir. Cinsel isteksizlik nedenleri ile ilgili rastladigim bir yaziyi sizinlede paylasmak istedim. Konu ile ilgili en onemli isteksizlik sebeplerinin yer aldigi yazi sanirim bir cok kisi icin yararli olacak.


Cinsel Isteksizligin Sebepleri

Cinsel isteksizlik veya halk arasında söylendiği gibi cinsel soğukluk veya diğer adı ile frijidite yeterli cinsel uyarı olmasına rağmen kadının cinsel arzu duymaması durumudur. Cinsel ilgi ve isteksizlik, cinsel düşünce ve davranışlarına yansır ve gittikçe ciddileşen bir ailevi-cinsel soruna dönüşür.

Cinsel isteksizlik ne kadar sık gözlenen bir problemdir?
Cinsel isteğin az olması kadınlarda cinsellikle ilgili en yaygın şikayetlerdendir. Kadınların yaklaşık %33'ünün hayatlarının bir döneminde cinsel ilgi ya da istek azalmasıyla karşı karşıya kalacağı tahmin edilmektedir.

Yaş gruplarına göre sıklık değişmektedir. 18-24 yaşları arasındaki kadınların %32'si cinsel istek azlığından etkilenirken bu oran 30-34 yaş grubunda %30 ve 35-39 yaş grubunda %38’ dir. Cinsel isteğin ne kadarının normal olduğunu söylemek zordur ve bunu tarif etmek olanaksızıdır. Genel olarak toplumda cinsel istek azlığının % 20 civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Cinsel isteksizlik , cinsel arzunun olmaması bir sorun mudur?
Cinsel isteksizlik ği özellikle süreklilik gösteriyorsa sorun olarak kabul etmek gerekir. Cinsellik de; yemek, içmek, uyumak gibi temel ihtiyaçlarımızdandır ve son derece doğal olan bir dürtüdür. İştahsızlık ve uykusuzluk olduğunda bunu bir sorun olarak görüyorsak kadında veya erkekte cinsel ilgi ve istek kaybı veya azalması varsa, buna da bir sorun olarak bakmak gerekir . Cinsel isteksizlik, soğukluk eğer devamlılık arz ediyor ise tedavi edilmelidir.

Cinsel soğukluğun sebepleri nedir?
Erkeklere göre kadınlarda daha sık görülür ve kadınlarda da en sık görülen cinsel işlev bozukluğudur. Genellikle sebebi psikolojiktir. Cinsel isteği azaltan fiziksel faktörler ise yaşlanma, bazı ilaçlar, kronik hastalıklar, nörolojik durumlar ve hormonal dengesizliklerdir. Psikolojik nedenler arasındaki stres, kişiler arası ilişkilerdeki sorunlar, kendisi ile ilgili kaygılar, anksiyete ve depresyon da isteği azaltabilmektedir. Cinsel travma (tecavüz, ensest, taciz), önemli yaşam olayları (ailede birinin ölümü, doğum) ve cinsel ilişki ile bazı olumsuz anıların unutulamaması gibi durumlar da önemlidir.Ya da cinselliğin ayıp, günah, yasak olduğu toplumlarda baskıcı yetiştirilme nedenleri ile ortaya çıkan suçluluk ve cinselliği kötü algılama, reddetme veya cinsel kimlik bozuklukları, depresyon gibi psikolojik nedenlerle ortaya çıkabilir .Cinsellikten uzun süre uzak kalmak da cinsel dürtüyü bastırabilir. Özellikle gebelik ve doğum sonrası lohusalarda bu problem sık görülmektedir.

Cinsel tiksinti nedir?
Cinsel isteğin daha şiddetli bir derecede ortadan kalkmasıdır. Cinsel tiksinti bozukluğu olan kadınlar devamlı olarak cinsel ilişkiden kaçınırlar, kendilerine eşleri tarafından cinsel yönden yaklaşıldığında korku, kaygı ya da iğrenme ifade ederler. Şiddetli derecede cinsel tiksinti bozukluğu olan kadınlarda cinsellik sebebi ile panik atağa varan sorunlar yaşanabilir. Psikiyatrik yardım gerekmektedir.

Cinsel isteksizliğin (soğukluk) tedavisi var mıdır?
Cinsel isteksizliğin tedavisi vardır. İlk yapılması gereken sebebin araştırılmasıdır. Sebebi fiziksel etkenlere mi? yoksa psikolojik mi? sorusuna cevap bulunmalıdır. Problemin psikolojik olduğuna karar verilirse psikoterapi ile çözüm aranmalıdır. İlaç tedavisi tartışmalıdır. Bazı ilaçlar kullanılmasına rağmen bazı yeni ilaçlar da araştırma aşamasındadır. İçlerinde Viagra da olmak üzere cinsel uyarılma üzerine etkili olduğu düşünülen bir grup ilaç deneme aşamasındadır. Bu ilaçların çoğu genital bölgedeki kan akımını artırarak etkili olmaktadırlar. Hem kadınlar hem de erkeklerde testosteron cinsel uyarılma açısından önemli olduğundan cinsel istek azalmasının tedavisinde kullanımı araştırılmıştır. Kadınlarda yaşla testosteronun azaldığı göz önüne alındığında zaman içinde cinsel uyarılmada belirgin bir düşüş fark eden kadınlarda yararlı olabilmektedir.
Kaynak: Haber3.com

CİNSEL İSTEKSİZLİK VE CİNSEL İSTEKSİZLİK TEDAVİSİ


Cinsellikte en onemli sorunlardan birisi partnerlerden birinin cinsel isteksizlik yasamasidir. Cinsel isteksizlik bir iliskinin etkilenmesinde en buyuk nedenlerden bir tanesidir. Peki cinsel isteksizlige karsi neler yapilmali, cinsel isteksizlik yasayan kisiler nasil bundan kurtulur gibi onemli sorularin yanitlarini asagidaki yazimizda sizlerle paylasiyoruz.

Yazimizda cinsel isteksizlik yasayanlar icin gercekten yararli bilgileri bulabileceksiniz.

İşte cinsel isteksizlige karsi öneriler;
  • Günde 5-6 porsiyon sebze-meyve tüketin…
  • Bol bol Su için (3 Litre civarında)…
  • Sabahları aç karına en az 5 Dakika açık Havada yürüyün… En az 10-15 dakika aç karına Jimnastik yapın… Bu size zindelik verir.
  • Bolca güneşlenin…
  • İyi ve kaliteli uykuya dikkat edin…
  • Yeşil çay için.
  • C, A, B ve E vitaminleri, potasyum, selenyum ve omega 3 kullanın
  • Sentetik yerine pamuklu kumaştan üretilen kıyafetler tercih edin.
  • Her Gün akşam ya da sabah duş alın…
  • Probiyotik ve prebiyotik içeren içecekler, bağırsak sistemini güçlendirdiği için özellikle mevsim geçişlerinde bol tüketin.
  • Alkol tüketimini azaltın
  • Hoşlandığınız insanlarla görüşün ve hoşlandığınız etkinliklerde bulunun.
  • Geleceğin getireceklerini bilmemenin kaygısını yaşamak yerine sürprizlerin güzel olduğunu düşünün.
Hangi durumlarda uzmana gidilmeli?
  • Kişinin daha önce yapabildiği işleri yaparken zorlanması,
  • Karar verme ve plan yapma açısından zorlanacak kadar zihinsel karışıklık içinde bulunması,
  • İlişkileri olumsuz etkileyecek boyutlarda sinirlilik ve alınganlık,
  • Aşırı yorgunluk,
  • Uykuya eğilim,
  • Sabah kalkamama,
  • Sosyal faaliyetlerden kaçınma,
  • Cinsel istekte belirgin azalma,
  • Cinsel güçsüzlük,
  • Sertleşme sorunları,
  • Aşırı unutkanlık, konsantrasyon düşüklüğü,
  • Belirgin kilo değişiklikleri…