SELÜLİT VE SELÜLİTTE KULLANILAN BİTKİSEL KÜRLER

http://www.ciltbakim.malzemesi.org/fresim/dosya/1/selulitmasaji.jpg


Selülitle mücadelede en önemli şey, hamama gidini kese olun. Kese kan dolaşımını olumlu etkiliyor. Daha sonra yapmamız gereken şey eşit miktarda susam yağı, limon suyu, 10 adet dövülmüş aspirin ve bir tatlı kaşığı okaliptus yağını karıştırıyorsunuz ve bu karışımla birlikte selülitli bölgelerinize yukarı doğru dairesel biçimde masaj yapıyorsunuz. Bol su içiyorsunuz. Çok yağlı gıdalardan şarküteriden uzak duruyorsunuz. Bu da selülitin geçmesini sağlıyor.

http://www.kadinlariz.com/wp-content/uploads/2010/04/selulit3.jpg


Bir kilo şeftaliyi soyun robottan geçirin, bir demet maydanoz ekleyip 3 dk. haşlayın. İçerisine yeşil çay koyup, 4 tane limon sıkıyorsunuz. Bunu bir kavanoza koyuyorsunuz. Her gün bir su bardağı içiyorsunuz. Taze naneyle tatlandırıp içtiğiniz zaman çok faydasını göreceksiniz. Farklı bir yöntem; bir sürahiye su koyduktan sonra elmaları, limonları dilimleyip içerisine atıyorsunuz. Geceden sabaha kadar bekletiyorsunuz. Gün içerisinde bir su bardağı içiyorsunuz. Hem ferahlık veriyor hem de yağın yanmasını sağlıyor.

PANAX KOREAN GİNSENG NEDİR GİNSENGİN FAYDALARI NELERDİR







Bilimsel adı Panax Ginseng olan Korean Ginseng (Kore Ginseng'i) tüm şifalı bitkiler içerisinde en etkili adaptojen olarak bilinir.
Panax Ginseng Uzakdoğu ülkelerinde 2000 yıldan fazla bir süredir kullanılmakta olan geleneksel şifalı bitkiler içerisinde en yaygın olanıdır. Ayrıca Uzakdoğu insanları arasında gizemli bir bitki olarak büyük bir ün ve şöhrete sahiptir.
Günümüzde, Korean Ginseng (Panax Ginseng) sadece Uzakdoğu ülkelerinde değil, Avrupa ve Amerika başta olmak üzere tüm dünyada yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Ginseng adıyla satılan ve Panax Ginseng bitkisinin uzak veya yakın akrabaları olan başka bitki türleri de vardır (Amerikan ginsengi, Tienchi ginseng, Sibirya ginsengi gibi). Ancak hem geleneksel kullanımla hem de bilimsel araştırmalarla etkinliği kanıtlanmış olan ve en yaygın olarak kullanılan tür Kore Ginsengi yani Panax Ginseng'dir. Panax Ginseng, diğer ginsenglerden özellikle farklıdır. Panax Ginseng’in üretimi 6 yıl sürmekte ve diğer ginsengler 8-9 çeşit faydalı madde içerirken, Panax Ginseng 22 çeşit faydalı madde (Ginsenosid) içermektedir.
Uzakdoğu’da yaygın kullanımı olan Ginseng bitkisinin kökü kolları bacakları olan insana benzediği için “adam otu” ismiyle anılır. Doğal ortamda artık nadir bulunan bu bitkinin anayurdu Küzey ve Güney Kore, Çin’in Mançurya bölgesi, Japonya, Rusya’nın Doğu Sibirya dağları olmakta ve günümüzde kültür ortamda yetiştirilip pazarlanmaktadır. 2000 seneden fazla bir süredir bilinen ve kullanılan Ginseng’in Kore, Çin, Amerikan ve Sibirya türleri bulunmakta beraber bunlar arasından gerek içerdiği saponin adında etken madde miktarından gerek kolları bacakları olan insan şeklinden dolayı Kore Ginseng’in ayrı bir yeri vardır. Beyaz ve Kırmızı Kore Ginseng’in etkisi ve içeriği aynı olmakla birlikte işleyiş yöntemi farklıdır. 6 yıllık üretimden sonra kurutularak kullanılan Kırmızı Ginseng’ın tıbbi etkileri üzerine çok sayıda bilimsel araştırmalar yapılmıştır.
Yunanca pan (tam,herşey) akos ( tedavi etmek) , gin ( adam, insan ) seng ( öz, esas) anlamına gelen Panax Ginseng, Uzakdoğu tıbbında yaşam enerjisi (qi)’ni canlandıran, yeniden “dolduran” bir tonik olarak kullanılır. Günümüzde ginseng Avusturya, Çin, Fransa, Almanya, Japonya, İsviçre ve Rusya gibi ülkelerin milli ilaç listesine resmi olarak girmiştir.
Ginseng kökünden 30’a yakın ginsenosid adı verilen triterpenik saponin v.d maddeler izole edilmiştir.Ginseng, hormon benzeri ve kolesterol düşürücü etkisi, damar genişletici ve sakinleştirici, anti-depresan (Choi et al., 1995; Chong and Oberholzer, 1988) gibi etki yarattığını bildirmiştir. Ayrıca hayvan denekleri üzerine yapılan araştırmalar öğrenme, hafiza ve fiziksel gücünü arttırdığını ( Petkov and Mosharrof, 1987), radyasyondan korunmasında destek olduğunu (Takeda et. al., 1981;1982), enfeksiyona karşı vücut direncini arttırdığını (Singh et al, 1984), antioxidan ve halsizlik, yorgunluğa karşı etkisinin olduğunu (Han et al.,1983; Saito et al.,1974), metabolizma gücünü arttırdığnıı (Avakian et al.,1984) ve kanda total kolesterol ve trigliserid seviyesini düşürdüğünü, HDL’yi ise yükselttiği (Yamamoto et al., 1983) göstermiştir. Yale Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma ginseng’in damar genişletici etkisinin nitrik oksit sentezinin arttırmasına bağlı olabileceğini göstermiştir (Gillis, 1997). Ayrıca şeker düşürücü (Konno et al.,1984) ve sperm üretimini arttırıcı, cinsel soğukluğunu ve gücünü arttırıcı olduğu, karaciğer,kalp, akciğer hastalığı, bağışıklık sisteminin bozuklukları ve kanserde kullanımı bildirilmiştir.
Commission E, ginsengin yorgunluk, güçsüzlük, işgücü ve konsantrasyonun azaldığı durumlarda canlandırma ve güçlendirme etkisini onaylamaktadır. WHO ve Commission E ginsengin halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, konsantrasyon kaybı ve hastalığın nekahet döneminde zihinsel ve fiziksel gücünü arttırmasında etkili, aynı zamanda hem hastalık önleyici hem de hastanın yeniden güç kazanmasında etkili olduğunu doğrulamaktadır (WHO, 1999). Vücudun gücünü arttırdığından dolayı yüksek tansiyon olan insanlarda kullanılması tavsiye edilmemektedir. Herhangi bir yan etkisinin olduğu bildirilmemiştir. Hamilelik ve emzirme döneminde kullanılması konusunda İngiltere Bitkiler Bildirgesi sakınca görmesine karşın Asya’daki kullanımını ve Commission E ( McGuffin et al.,1997) buna hemfikir olmadığı görünmektedir. Yine de bu konuda uzun süreli ve kontrollü bir çalışma yürütülmemiştir.
Doz olarak günde 1-2gr ginseng kökü 3 ay boyunca kullanılması önerilmektedir.

DOMUZ GRİBİ BELİRTİLERİ NELERDİR

Domuz gribi nedir?

Domuz Gribi, İnfluenza A virüsünün neden olduğu ve domuzlarda salgınlara neden olan bir solunumhastalığıdır. Domuzlardan insanlara bulaşabilmektedir.
Domuz Gribinin Belirtileri nelerdir?
Domuz Gribinin BelirtileriBelirtiler normal insan gribi belirtilerine benzer ve
• Ateş,
• Öksürük,
• Boğaz ağrısı,
• Burun akıntısı,
• Vücut ağrıları,
• Baş ağrısı,
• Titreme halsizlik bazı vakalarda kusma ve ishal bildirilmiştir. Geçmişte zatürre ve solunum yetmezliği gibi ciddi hastalık ve ölümlere neden olduğu bildirilmiştir.

İnsandan insana nasıl bulaşır?

Domuz Gribinin A/(H1N1), mevsimsel gribin bulaştığı gibi bulaşmakta olduğu düşünülmektedir. Kişiden kişiye genellikle öksürme, hapşırma gibi solunum yoluyla bulaşır. Bazen de hasta insanların ağız ve burunlarına temas etme yoluyla da bulaştığı bildirilmiştir. Hasta bir kişinin öksürüğü ya da hapşırığından çıkan damlacıkların masa gibi bir yüzeye temas etmesinin ardından başka bir kişinin bu masaya elle dokunması, ardından ellerini yıkamadan gözlerine, ağzına veya burnuna dokunması sonucu hastalık kişiden kişiye geçebilir. Hasta kişi, hastalık belirtileri görülmeden 1 gün önceden başlayarak; hastalandıktan sonraki 7 gün ve daha fazla gün boyunca bulaştırıcıdır. Bu da kişinin domuz gribi hastalığına yakalandığını daha henüz öğrenmemişken bulaştırıcı olduğunu göstermektedir. Çocuklar, özellikle küçük çocuklar, potansiyel olarak daha uzun süre bulaşıcı olabilir.

Hastalığa yakalanmamak için ne yapmak gerekir?

İnsanlar için geliştirilmiş bir aşısı henüz yoktur. Hastalıktan korunmak için rutin önlemleri uygulamak gerekir.

Bu önlemler:

• Öksürdüğünüzde ya da hapşırdığınızda ağzınızı ve burnunuzu bir kağıt mendille kapatınız. Kullandığınız mendili hemen çöpe atınız.
• Öksürdükten veya hapşırdıktan sonra ellerinizi bol su ve sabunla yıkayınız. En az 15 ila 20 saniye yıkama önerilir. Alkolle temizleme de tercih edilebilir.
• Ağzınıza, burnunuza ve gözlerinize dokunmaktan kaçının. Çünkü virüs ellerinizle başka kişilerle tokalaşma yoluyla da bulaşabilmektedir.
• Hasta kişilerle yakın temastan kaçının.
• Genel sağlığınıza dikkat ediniz.
• İyi uyuyun, fiziksel aktivitelerde bulunun, stresten kaçının, bol sıvı alın ve iyi beslenin
• Bu hastalıkla kontamine olmuş olabilecek yüzeylere temas etmekten kaçının.

Seyahat eden kişilere DSÖ neler tavsiye etmektedir?

Dünya Sağlık Örğütü uluslararası seyahatlerin kısıtlanmasını tavsiye etmemektedir. Her zaman olduğu gibi hasta olan kişilerin uluslararası yapacakları seyahatleri ertelemeleri ve uluslararası seyahat dönüşü hastalık belirtileri görülen kişilerin ise sağlık kurumlarına başvurmaları konularına dikkat etmeleri istenmektedir. Seyahat eden kişilere enfekte olma tehlikesine karşın kalabalık ve kapalı mekânlardan uzak durmaları ve akut solunum yolları enfeksiyonları olan insanlarla yakın temastan kaçınmaları tavsiye edilmektedir. Hasta olan kişilerle temastan sonra ve bu kişilerin bulundukları ortamlarla temastan sonra ellerin yıkanması hastalık riskini azaltacaktır. Ayrıca hasta insanlar hastalığın yayılmasını önleyici uygun davranışlar sergilemeye davet edilmektedir.(Sağlıklı insanlardan uzak durmak, elleri yıkamak ve öksürükle/hapşırıkla bulaşmayı engellemek için kâğıt mendil ve maske kullanmak).

Tedavisi var mı?

Oseltamivir veya zanamivir kullanımı domuz gribinin önlenmesinde CDC tarafından tavsiye edilmektedir. İlaç kullanımı hastalığın seyrini hafifletmekte ve daha hızlı bir iyileşmeyi sağlayabilmektedir. Bunun yanı sıra ciddi komplikasyonların da gelişmesi engellenmiş olur. Antiviral ilaçlara, semptomların görülmeye başlamasından itibaren ilk 2 gün içinde başlanması gerekir.

Çocuklarda acil tıbbi yardım gerektiren durumlar şunlardır:

• Hızlı nefes alma ya da solunum güçlüğü
• Mavimsi cilt rengi
• Yeterince sıvı alamama
• Uyanamama ya da uyaranlara cevap verememe
• Huzursuzluk
• Grip benzeri semptomlara ek olarak ateş ve şiddetli öksürük
• Döküntü

Yetişkinlerde acil tıbbi yardım gerektiren durumlar şunlardır:

• Solunum güçlüğü veya nefes darlığı
• Göğüs ya da karın içinde ağrı veya basınç
• Ani baş dönmesi
• Konfüzyon
• Şiddetli bulantı ve kusma

REİKİ NEDİR REİKİ NASIL YAPILIR

Biraz daha olumlu düşünebilmek, aklımızı kontrol etmek, sağlıklı bir hayat istiyorsanız. Belki de çözümREIKI'de...
Reiki kelimesi Japonca'da "Evrensel Hayat Enerjisi" anlamına geliyor. Bireyin kişisel farkındalığının artması, enerjisini doğru kullanması ve sezgilerinin güçlenmesi üzerine kurulu bir şifa yöntemi. Her şeyin merkezinde de hayat enerjisi var.

Reiki'de kişi evrensel hayat enerjisine kanal oluyor. Ne kadar çok uygulama yaparsa da kendi enerjisi artıyor, daha dengeli, kendiyle uyumlu bir birey haline geliyor.
Reiki'nin prensipleri neler?
.Minnettar olacağım.
.Kızgınlık hissetmeyeceğim.
.Dürüst olacağım.
.Herşeye ve herkese saygılı olacağım.

Nereden çıktı bu Reiki?
Reiki, kökleri çok eskilere dayanmakla beraber
ilk defa Japon rahip Mikao Usui tarafından bir iyileştirme yöntemi olarak kullanıldı.
Reiki tıbbi
tedavileri reddetmiyor, tam tersine tamamlıyor. Pozitif düşünce ve rahatlama ile vücudun gerginliğini alıyor, sakinleştiriyor. Yani fiziksel anlamda pozitif etki yaratıyor. Reiki'nin bırakın ağrı sızılara iyi gelmesini, kanser, tansiyon gibi daha ciddi hastalıklara da olumlu etki yarattığı, bağışıklık sisteminigüçlendirdiği söyleniyor.
Reiki'nin yararları sadece fiziksel değil. Düzenli-Reiki yapan kişi dinginleşiyor, doğru noktalara odaklanabiliyor, sakinleşiyor. Duygusal karmaşaların daha
kolay üstesinden gelebiliyor. Daha olumlu, yapıcı ve yaratıcı oluyor. Kendinde iyi olanı görüyor. Daha algıları açık, dinç oluyor.
Bunların sonucunda da Reiki'nin psikolojik sorunlara da iyi geldiği söyleniyor. Depresyon, fobi, paranoya gibi sorunlar başta olmak üzere, daha hafif durumlara da olumlu sonuçları oluyor.
Reiki eğitimi
Reiki
eğitimi aşama aşama. Biri tamamlanmadan diğerine geçilemiyor. Sabır istiyor, inanç istiyor.
Eğitimleri Reiki
Master denilen özel eğitmenler veriyor.1.Aşama
ilk aşamada Reiki'nin teorisi öğretiliyor, yani işin felsefesi. Bir veya iki gün süren eğitimde Reiki'nin ne olduğu ve nasıl işlediği öğreniliyor. Buna ek olarak, enerjiye kanal olmak için ne yapılması gerektiği, vücutta hangi bölgelerden enerji akımının sağlandığı da bu aşamada yer alıyor. Bu bölgeler ise vücuttaki çakralar oluyor.
Aralarında
kalp, alın ve mide de olan yedi temel bölgede bulunan çakralar aracılığıyla enerji aktarımı nasıl yapılır öğreniliyor. Aktarım için ise avuç içleri kullanılıyor. Eller bu bölgeler üzerinde tutuluyor ve enerji aktarılıyor.
Sonra bu bilgiler uygulanıyor.
Bu ilk eğitimi alan kişi artık Reiki için kanal oluyor ve dokunarak veya çok yakından enerji akımını sağlayabiliyor. Yani "uyumlanma" sağlanmış oluyor, ilk aşamadan sonra 21 günlük bir arınma süreci var. En az 21 gün boyunca Reiki uygulanıyor ve kişi uygulamayı iyice öğreniyor.2.Aşama
ikinci aşamanın en önemli başlığı uzaktan enerjiye kanal olma yöntemleri. Bu yöntemleri uygulamak için de
Güç, Uzaklık ve Mental olmak üzere özel Reiki sembolleri kullanılıyor. Bu semboller öğretiye saygıdan gizli tutuluyor.3.Aşama
Bu son aşama ile Reiki
Master olunuyor. Bir önceki aşamada olduğu gibi, kişi bu aşamaya hazır olmalı ve yeterince uygulama yapmış olmalı deniyor. En önemlisi de, bu aşamaya gelen kişiler için Reiki bir yaşamfelsefesi, hayatın ana öğretisi oluyor."Ben de bu eğitimi almak istiyorum!" diyorsanız...•Sabırlı olmanız gerektiğini en baştan bilin.
•Biraz araştırın ve bu öğretinin size
uygun olduğuna emin olun.
Bol bol uygulama yapmanız gerekeceğini unutmayın.

ZONA NEDİR ZONA HASTALIĞININ TEDAVİSİ NASILDIR


ZONA HASTALIĞININ NEDENİ NEDİR ?


Tıp dilinde herpes zoster olarak isimlendirilmiş olan bu cilt hastalığı halk arasında zona, kuşak hastalığıveya gece yanığı olarak bilinmektedir. Bu hastalıkla ilgili olarak hastaların en çok sorduğu sorularla birliktehastalığı tanımanıza yardımcı olacak temel bilgileri içeren bir yazı hazırladık. Ancak dikkat edilmesi gereken en önemli konu doktorunuza danışmadan kendi hastalığınız ait teşhis ve tedavi yaklaşımlarından kesinlikle sakınmanız gerektiğidir.

Su çiçeği geçiren herkes zona hastalığına yakalanabilir.
Çünkü bu iki hastalığa sebep olan virüs aynıdır. Bu virüs insan vücuduna ilk girişinde su çiçeği hastalığına sebep olur. Su çiçeği geçiren kişilerdeki virüs sinir hücrelerinin köklerinde yerleşir. Uzun yıllar hiçbir belirti ve rahatsızlık yapmadan sinir köklerinde kalabilir. Uygun ortam bulduğunda virüs aktive olarak zona hastalığını yapar.
ZONA HASTALIĞININ TEDAVİSİ VAR MIDIR?
Zona hastalığı bir kaç hafta içinde kendiliğinden iyileşir. Verilen tedavinin amacı hastanın bu süreyi rahatgeçirmesi ve başka istenmeyen hastalıkların gelişmemesidir. Ağrı kesiciler, sulu pansumanlar hastayırahatlatmak için kullanılmaktadır. Sulu pansumanlar kabarcıkların hızla kurumasına yardımcı olur. Bazıhastalarda ağızdan alınan asiklovir veya valasiklovir içeren kapsüllerin kullanılması doktor tarafından önerilebilir. Bu ilaçların kullanımında tedaviye ne kadar erken başlanırsa başarı o kadar iyi olur. Yaygınhastalığı olanlarda, göz tutulumu olanlarda ve ağrısı fazla olanlarda kortizol içeren ilaçlar kullanılabilir.
Zona sonrası ağrısı gelişen hastalarda antidepresan ilaçlar ve ağrı kesiciler kullnılabilinir.
ZONA HASTALIĞI BULAŞICI MIDIR?
Zona geçiren bir hastanın kabarcıkların içindeki sıvı ile temas eden kişiler eğer su çiçeği geçirmemişler isesu çiçeği hastalığına yakalanırlar. Su çiçeği ve ya zona geçirmiş kişiler başka hastalardan bulaşma yolu ile virüs alınmasına karşı dirençlidirler.
ZONA HASTALIĞI ESNASINDA BANYO YAPABİLİR MİYİM?

Hastalık döneminde banyo yapmanın bir sakıncası yoktur. Ancak sıcak banyolar ağrıyı artırabilir, banyo sonrası kabarcıkların mikrop kapma riski artabilir. Bu nedenle banyo sonrası antiseptik solüsyonlarlapansuman yapılması önerilir.


ZONA HASTALIĞININ TEDAVİSİ NASILDIR?

Zona genellikle birkaç haftada iyileşir, nadiren tekrar eder. Ağrı kesici ve soğuk pansumanlar faydalı olur.Eğer erken tanı konulup, ilaçlar erken dönemde başlanırsa, virüsün yayılımı azalır, bulgular daha çabuk iyileşir. Bu ilaçlar baş ağrısı, mide rahatsızlığı yapabilirler. Tedavinin erken başlanması önemlidir. Bu ilaçların kullanımı zona sonrasında ağrı gelişimini engellemez, fakat ağrılı dönemin kısalmasını sağlarlar.
Şiddetli enfeksiyonlarda, göz tutulumunda ve şiddetli ağrı olan hastalarda antiviral ilaçlarla birlikte kortizon verilebilir.
Zona sonrasında görülen ağrı kesici tabletlerin gündüz ve gece alımı ile azaltılabilir. Bazen tedavidedepresyon ilaçları ağrıyı azaltmak amaçlı kullanılabilir. Günde 3-4 kez kurutucu pansumanlarınuygulanılması ağrıyı azaltır.



Zona nın tanısının erken dönemde konması çok önemlidir. Bu konuda, doktorlar kadar halkın da bilinçlenmesi gerekmektedir. Erken dönemde virüsün sinirde yapacağı tahribat ne kadar az olursa ağrının kalıcı olması ihtimali de o kadar az olur. Bu yüzden;
1- Hastalığın ilk 3-4 gününde, başlanabilirse antiviral ilaçlar kullanılmalıdır. İlk 3 gün içinde tedavi başlanırsa ağrının kalıcı olmasını engellemede önemli bir adım atılır.
2- Sinir blokları ile erken dönemde müdahale edilirse hem hasta rahatlar hem de ağrının kalıcı olması ihtimali çok azalır.
3- Bu tür ağrılarda kullanılan özel anti-depresan ve anti-epileptik ilaçlar kullanılabilir.
4- Bölgesel uygulamalar yapılabilir (TENS, soğuk uygulama, yüzeyel kremler, bantlar) ama bunların etkileri sınırlı ve geçicidir.


Post Herpetik Nevralji geliştikten sonra tedavi çok daha zordur. Çeşitli ilaçlar ve sinir blokları tedavide uygulanır ama hangi hastada hangi yöntemin daha faydalı olacağı hastadan hastaya büyük farklar gösterir. Çoğu zaman da tedaviyeyanıt alınamayabilir.TÜM BU SEBEPLERDEN DOLAYI ZONA, ERKEN DÖNEMDE HER TÜRLÜ İMKANIN DEĞERLENDİRİLİP, KALICI HALE GELMEDEN TEDAVİ EDİLMESİ GEREKEN BİR HASTALIKTIR.