DOĞAL SEÇİLİM VE DARWİN EVRİMİ



Doğal seçilim evrimsel değişikliği ortaya çıkaran en önemli mekanizma. Canlıların ortak bir atadan türeyip ayrıştığı fikriyle beraber Darwin’in biyolojiye en önemli iki katkısından biri. Buna rağmen doğal seçilim bir temel biyoloji dersi alan üniversite öğrencilerinin bile kafalarına kolayca oturan bir kavram değil. Bunun başlıca sebebi öğrencilerin derse gelirken kafalarında evrimin işleyişiyle ilgili faklı anlayışlar olması. Bu farklı (ve yanlış) anlayışların üzerine doğrudan gidilmediği ve doğal seçilimin kafalarındakinden farklı bir süreç olduğu özel olarak vurgulanmadığı zaman ders almış olmak hatalı kavramsallaştırmaların giderilmesini sağlamıyor.

İşte bu sebeple San Diego State University’den üç eğitim araştırmacısı 2002 yılında Doğal Seçilim Kavramları Envanteri adında bir test yayınladılar:

Testin amacı doğal seçilim mekanizmasının öğrenciler arasındaki anlaşılma düzeyini ölçerek öğretmenlere hangi yanlış kavramsallaştırmaların üzerine özel olarak gitmeleri gerektiğini göstermek. Test 20 sorudan oluşuyor ve sorular gerçek araştırma sonuçlarına dayanıyor. Çeldirici olarak öğrencilerin sahip olduğu bilinen tipik yanlış görüşler kullanılmış. Testteki sorular 10 temel kavramı ölçmeye yönelik:

1) Bütün türlere mensup organizmalarda popülasyon büyüklüğünü hızla arttıracak üreme potansiyeli vardır.
2) Buna rağmen birçok popülasyon sabit bir büyüklüğe sahiptir.
3) Kaynakların sınırlı olması yüzünden türün içindeki organizmalar arasında rekabet vardır.
4) Bazı organizmalar hayatta kalmayı başaramaz.
5) Bir tür içindeki organizmalarda kalıtımsal temeli olan özellikler bakımından çeşitlilik vardır.
6) Bu çeşitlilik mutasyonlardan ve genetik rekombinasyondan kaynaklanır.
7) Çeşitlilik ebeveynden yavruya kalıtım yoluyla aktarılır.
8) Bu yavrulardan çevreye daha iyi uyum sağlayanlar daha fazla ürer.
9) Farklı özelliklere sahip organizmaların farklı üreme başarıları yüzünden popülasyon içindeki genetik tip (alel) sıklıkları kuşaklar boyunca değişir.
10) Bir türe ait iki popülasyon birbirinden uzun süre ayrı kalır ve arada çiftleşme olmazsa popülasyonlar iki ayrı tür haline gelecek kadar farklılaşabilir.

Testin orijinal sorularına şu sayfadan ulaşılabilir:

Testin Türkçe tercümesine şu sayfadan ulaşılabilir:

http://insandogasi.blogspot.com/2009/11/dogal-secilim-kavramlar-envanteri.html



kaynak: insandogasi.blogspot.com

DARWİN VE DARVİNİN TÜRLERİN KÖKENİ KİTABI

click to zoom


2009 Darwin yılında evrim teorisini en yeni bulgular ışığında tanıtan birçok popüler bilim kitabı yayınlandı. Bunların en başarılıları arasında Richard Dawkins’in The Greatest Show on Earth: The Evidence for Evolution ve Jerry Coyne’un Why Evolution is True adlı kitaplarını sayabiliriz. Fakat evrim teorisini gerçekten öğrenmek isteyen birinin eninde sonunda okuması gereken asıl kitap Darwin’in klasik eseri Türlerin Kökeni, veya orijinal adıyla On the Origin of Species by Means of Natural Selection, or the Preservation of Favoured Races in the Struggle for Life.

Kitabın en yeni Türkçe basımı geçen yıl Evrensel Basım Yayın’dan Ömer Ünalan’ın çevirisiyle çıktı:


İngilizce bilenler ise kitabı orijinalinden okuma şansına sahipler. Ve elbette hiçbir tercüme orijinalinin yerini tutamaz. Fakat Darwin’in ağdalı 19. yüzyıl İngilizcesi’nin bugün ana dili İngilizce olanlara bile ağır geldiği biliniyor. Bu yüzden geçtiğimiz yıl İngilizce’de de Darwin’i günümüz okuyucularının daha rahat anlayabileceği hale getiren yayınlar çıktı. Bunların en başarılılarından biri David Reznick’in The “Origin” Then and Now:
An Interpretive Guide to the “Origin of Species”
adlı kitabı:


Reznick bu kitapta Türlerin Kökeni’ndeki her bölümün argümanlarını özetliyor ve modern bilimin ışığında yeniden yorumluyor. Bu yüzden Reznick’in kitabı, Darwin’i kullandığı dil veya 19. yüzyıl bilimi tarafından şekillenmiş dünya görüşü yüzünden anlamakta zorlananlar için çok yararlı bir rehber niteliğinde. Kitabın dünyanın önde gelen evrimsel biyologları tarafından beğenildiğini, dolayısıyla okuyucuların Darwin’in veya modern bilimin çarpıtılmış bir versiyonunu okumayacaklarından emin olabileceklerini de ekleyelim.

Reznick’in kitabında giriştiği projenin bir benzerini evrimsel biyolog John Whitfield kendi blogunda gerçekleştirmiş.Whitfield da Darwin’in kitabının her bir bölümünü modern bilimin ışığında yorumlamış. Sonuçta ortaya çıkan ürün hem Reznick’in kitabından çok daha kısa, hem de blog yazıları şeklinde olduğu için serbestçe ulaşılabilir nitelikte. Whitfield aynı zamanda bir itirafta da bulunuyor: Yıllarca evrimsel biyolog olarak çalışmasına rağmen geçen yıl bu projeye girişene kadar Türlerin Kökeni’ni okumamış! Projenin amacıyla ilgili kısa bir yazıyı ve kitabın her bir bölümüyle ilgili linkleri SEED dergisinin sayfasında bulabilirsiniz:


Peki biyologlara bile bu kadar zor gelen 150 yıllık bir kitabı okumak gerçekten gerekli mi? Son sözü yaşayan en önemli evrimsel biyolog olan Edward O. Wilson’a bırakalım. The Cambridge Companion to the “Origin of Species” adlı kitabın girişinde Wilson şöyle diyor:

“One hundred and fifty years past its publication, I believe we can safely say that the Origin of Species is the most important book of science ever written. Indeed, given its importance to all of humanity and the rest of life, it is the most important book in any category.”

Meali: İnsanın okumak için biraz dişini sıkmasına değecek bir kitap.

TATLI KRİZLERİ NEDENLERİ VE KAN ŞEKERİ DÜZENLEME



Uzun süre tatlı yemediğinizde canınız tatlı istemez hatta hiç aklınıza gelmez. Ama bazen öyle günler ve haftalar olur ki her gün tatlı yemeden rahat edemezsiniz.


Sebepleri muhtelif

Her yemek sonrası vücudunuz tatlı yemeden doydum sinyali göndermez sanki beyninize veya gece çikolata yemeden uyuyamaz hale gelirsiniz. Bu durum birkaç sebepten kaynaklanıyor olabilir. Birincisi damak tadı ve beslenme alışkanlığınızı bu şekilde geliştirmiş olabilirsiniz veya psikolojik olarak sizi daha mutlu ettiğine ve tatlı yemeye ihtiyacınız olduğunuza inanırsınız veya insülin denen iştah canavarı pankreas tarafından kontrolsüz salınıyor olabilir.


Atlatabilirsiniz!

Her üç durumu da çözmek ve tatlı krizlerini yenmek mümkün. Sürekli tatlı yeme ihtiyacı, açlık halinde konsantrasyon güçlüğü, sinirlilik, yemekten 3 - 4 saat sonra anormal acıkma ve gece tatlı isteği gibi şikâyetler insülin metabolizmasında bozukluğu düşündürür. Özellikle fazla kilonuz varsa ve bu yağlanma karın bölgenizde dikkat çekici ise mutlaka bir endokrinoloji ve diyabet uzmanına danışın. Sadece açlık kan şekerine bakmak böyle bir durum için yeterli değildir. Mutlaka insülin ve glikoz metabolizması beraber değerlendirilmelidir. Hatta fazla kilolarınızın sorumlusu bu bozukluk olabilir. Yedikleriniz enerji olarak kullanılamayıp yağ olarak depolanıyor olabilir.


İnsülin nedir?

İnsülin, pankreasın beta hücrelerinde üretilen ve kan şekerini düşürmeye yarayan bir hormondur. Yemek ile almış olduğumuz karbonhidratlar, sindirim sistemi tarafından en küçük parçaları olan glukoza (şekere) parçalanırlar. Glukoz, hücrelerin en önemli enerji kaynağıdır. Sindirilerek kana karışan glukoz tarafından uyarılan pankreas, glukozun hücre içine (kas, karaciğer, yağ dokusu) girmesini sağlayan insülin adlı hormonu üretmeye başlar.


Enerji kaynağı glukoz

Sindirim sonrası insülin ve glukoz damarlarda dolaşmaya başlar. Hücre çeperinde bulunan insülin glukozun hücre içine girmesini sağlar. Bu şekilde glukoz enerji kaynağı olarak kullanılabilir hale gelir. Hücre içine giremediği durumda ise kanda yükselmesi, kan şekerinde artış (hiperglisemi) olarak adlandırılır. Kan şekerinde düşme ise bunun tam tersidir.Tatlı isteğiyle baş edebilmek için tıbbi ölçüm ve değerlendirmelere paralel olarak beslenme düzeninin değişmesi de önemlidir.

1. Ara öğünler:Ana öğünlerdeki besin tüketimini azaltıp üç ana öğüne üç ara öğün eklenmelidir. Böylece azar azar ve sık beslenilerek kan şekerinin dengede olması sağlanabilir. Ana ve ara öğünler arası en fazla üç saat olmalıdır. Aksi takdirde, uzun süren açlık durumlarında kan şekeri düşer tatlı isteği artar.



2. Basit karbonhidrattan komplekse geçiş:
Basit karbonhidratlar kan şekerinin daha çabuk yükselip, çok ani düşmesine de neden olacaktır. Kompleks karbonhidratlar ise kana daha yavaş geçerek, kan şekerini daha yavaş yükseltip, uzun süre aynı seviyede kalmasını sağlar. Bu nedenlerden dolayı en iyi seçim, kompleks karbonhidratlardır. Kompleks karbonhidratlara en iyi örnek, bulgur, kepekli ekmek, kuru baklagillerdir, kepekli ürünlerdir. Bu besinlerin proteinle birlikte tüketimi, kan şekeri için daha olumlu bir seçimdir.

3. Posa: Posa veya diyet lifinin pek çok faydası olduğu bilinmektedir. Reaktif hipoglisemi durumlarında da oldukça faydalıdır. Posa, mide boşalmasını geciktirerek, daha uzun süre tok kalmamızı ve kana şekerin daha uzun sürede geçmesini sağlayarak, kan şekerinin ani yükselme yapmasını engelleyerek ve uzun süre aynı seviyede tutar.

4. Aç karnına meyve yemeyin: Bozulmuş glukoz toleransı, hipoglisemi ve insülin salınımında bozukluk gibi prediyabet veya diyabet teşhisiniz varsa hem regülasyon hem de tatlı isteğini azaltmak için tek başına meyve yemeyin. Yanına mutlaka protein ekleyin. Protein şekerin daha yavaş emilmesini sağlar. Alkol tüketecekseniz de aynı yolu izleyin. Kesinlikle aç karnına içmeyin ve yanında mutlaka protein alın. Peynir, yoğurt, ayran, süt meyve ile veya ara öğünlerle mutlaka olmalı protein kaynağı olarak fındık da tercih edilebilir.


Milliyet

ANİMAL PAK NEDİR ANİMA PAKIN FAYDALARI ZARARLARI

Animal Pak Bir multivitamindir ve dünyada en çok satılan multivitamin üründür.
Peki kimler kullanmalı ?
Günlük vitamin ve mineral ihtiyacı olanlar, çok yoğun günü olanlar. Özellikle ağırlık sporu, koşu gibi sporlar yapan kişiler tarafından kullanılmakta.
Bir poşette 11 tablet içermekte. Bu 11 tableti aşağıdaki resimde görebilirsiniz.



AYRINTILI AÇIKLAMA AŞAĞIDADIR:




Profesyonel Sporcular İçin...
Tüm takviyelere temel oluşturur.
Zengin vitamin ve mineral karışımı
Dengeli formülasyon
En önemli amino asitleri içerir
Hepsi bir arada pratik kullanım
Performans arttırıcı
Beslenme eksiklerini kapatır
Esansiyel yağ asitleri ve sindirime yardımcı enzimler içerir
Animal Pak sporcular ve vücut geliştiriciler için gerekli özel beslenme ve takviye diyetinin temelini oluşturur. Animal Pak, vitamin, mineral, antioksidantlar, amino asitler, temel yağ asitleri, elektrolitler ve performans destekleyicilerden oluşmuş çok kapsamlı besin desteği sağlar. Animal Pak tüm zamanların bütün olimpik sporcular ve vücut geliştiricilerin %90'ının tercih ettiği bir üründür ve halen ABD'de en çok satan Training Pak'tır.

Kullanım Şekli:
Gıda takviyesi olarak yemeklerden 30 dakika sonra veya antrenmandan önce 1 paket bol su ile alınız. Yarışma ve yoğun antrenman dönemlerinde iki paket alınız.

BESLENME BİLGİLERİ
Servis Miktarı 2 Paket
Her Paketteki Servis Miktarı 22
Her Servisteki Miktar %GD
Calories 16
Total Carbohydrates 1 g <1%*>

AMİNO ASİT VE PROTEİN TOZU HANGİSİNİ KULLANMALI

http://www.sporcugidalari.com/protein_tozu.jpg

Amino asitler bilindiği gibi proteinlerin yapı taşlarıdır. Hücreleri yapılandırır, dokuları onarır, enzimlerin oluşturulmasından sorumludur ve ruh sağlığımızda temel bir rol oynarlar.
Amino asitler onarıma, büyümeye ve kas dokularının gelişimine yardımcı olur. Bununla birlikte birçok vücut eyleminde katkıda bulunur. (bu nedenle amino asitler proteinlerin yapıtaşı olarak adlandırılır) Vücudumuzda amino asitlerin sindirimi sonucunda 50000 üzerinde protein ve 15000 üzerinde enzim üretilir.
http://farm4.static.flickr.com/3439/3792297223_5c22308149.jpg
Onarım, büyüme ve kas dokularının gelişimine ek olarak amino asitler ürettikleri kimyasal ile beyin fonksiyonlarının düzenli çalışmasını sağlar ve bu sayede konsantrasyonun, dikkatin artmasına yardımcı olur (Örneğin dopamin, glisin, GABA ve glutamik asit)
Amino asitlerin rol aldığı bazı önemli biyolojik olaylar: hücre içerisinde lipid taşınması (carnitine), yıkımı yapılmış nitrojenlerin yok edilmesi (ornitin), diğer moleküllerin sentezi (trytophan nöretransmitter serotoninin başlatıcısıdır)
Doğada yüzün üzerinde amino asit bulunmaktadır. Amino asitlerin protein sentezine ek olarak önemli biyolojik görevlere sahiptir. Bu amino asitlerin yirmi tanesi genetik koda bağlı olarak oluşturulduğu için “temel amino asitler” olarak adlandırılır. Yirmi “temel amino asitler” temel amino asit ve temel olmayan amino asit olarak ikiye ayrılır.
Temel Amino Asitler:
* Histidin
* İzolösin
* Lösin
* Valin
* Lizin
* Metiyonin
* Fenilalanin
* Treonin
* Tryptophan
Temel Olmayan Amino Asitler:
* Alanin
* Arginin
* Asparajin
* Aspartic Asit
* Sistein
* Glutamik Asit
* Glutamin
* Glisin
* Prolin
* Serin
* Tirozin
Temel amino asitler vücut tarafından üretilemez ve diyet sırasında dışarıdan alınmalıdır. Temel olmayan amino asitler ise vücutta karaciğer tarafından üretilebilir. Temel ve temel amino asitler kas yapımına başlamadan önce gerektiği oranda ve yeterli sayıda olmalıdır.

Dallanmış Zincirli Amino Asit (Branched-Chain Amino Acid – BCAA):

Dallanmış zincirli amino asitler yaşam için gerekli olduğundan ve vücut tarafından üretilemediğinden dolayı temel amino asit olarak adlandırılır. Dallanmış zincirli amino asitler vücut proteinlerinde %35-40’lik ve kas iskeletindeki amino asitlerin yaklaşık 15’lik bölümünü oluşturur.
Günlük gıdalardaki dallanmış zincirli amino asitler insanların dışarıdan aldığı proteinlerin %20’lik bölümünü oluşturmaktadır. Dallanmış zincirli amino asitler lösin, izolösin ve valindir. Dallanmış zincirli amino asitler karaciğerden çok kaslarda kullanılır ve diyet tüketilmesi önemlidir.
Dallanmış zincirli amino asitler kas dokusunun düzenlemesini sağlamak için diyetlerde tüketilmelidir. Söz konusu amino asitler protein sentezinde farklı yollardan etkili olurlar. Glutamin gibi diğer amino asitlerin üretimini arttırır.
http://farm2.static.flickr.com/1198/542686202_e5ac52fc7a.jpg
Ayrıca araştırma sonuçlarına göre dallanmış zincirli aminoasitler kasların büyümesi, iyileşmesi ve yorulmaya karşı direnci için önem taşımaktadır. Dallanmış zincirli amino asitler yoğun antrenmanlarda kas dokularını korur. Genişletilmiş antrenmanlarınız esnasında enerjinizin %15’lik bir bölümünü sağlayabilir. Antrenman öncesi ve sonrasında vücudunuzda yeterli miktarda dallanmış zincirli amino asit bulunması yorgunluğunuzu önleyecek ve antrenman kaynaklı kas yorulmalarına karşı geri dönüşümü kolaylaştıracaktır.
Temel Olmayan Amino Asitler
Bahsetmiş olduğumuz yirmi standart amino asit dışında birçok standart olmayan amino asit bulunmaktadır. Standart olmayan amino asitler genellikle standart amino asitlerin modifikasyonu sonucunda oluşur. (Örneğin dopamin amino asiti tirozin sentezi sonucunda oluşur)
Standart olmayan amino asitler vücut içerisinde birçok fonksiyona sahiptir. (Örneğin GABA ve dopamin nörotransmitterlerdir, ornitin ve citruline üre dönüşümünde önemli işlevlere sahiptir)
Üre dönüşümü nedir?
Karaciğerde gerçekleşen bir dizi kimyasal reaksiyondur ve ürenin üretilmesi ile sonuçlanır. Anahtar reaksiyon argininin arjinaz ile ornitin ve üreye hidrasyonunun yapılmasıdır. Üre dönüşümü Krebs-Henseleit dönüşümü veya Krebs üre dönüşümü olarak da bilinir.
Standart olmayan amino asitler tedavi edici özelliğe de sahiptir (örneğin 5-hydroxytryptophan [5-HTP]) fenilketonüri serotonin ile birlikte depresyon ve uyku düzensizliklerinin tedavisinde kullanılır. L-dihydroxyphenylalanine (L-DOPA) amino asitinin de Parkinson hastalığının tedavisinde kullanılan bir ilaç olduğu bilinmektedir.
http://farm1.static.flickr.com/67/187547760_d466b211fa.jpg
Peki nasil kullanilir ?
Kisiden kisiye fark gösterir. Kisinin beslenmesi, kilosuna baglidir.
Genel anlamda üreticilerin belirttigi sekilde kullanilmasi önerilir.
Örneğin;
Ne zaman : Whey Protein alımından 25-30 dakika sonra
Ne : 3-5 gram Arginine-5 gr Glutamine-3-5 gr BCAA
Neden : Arginine gerek idman esnasında ihtiyaç duyulan pompa etkisinin ortaya çıkarılmasıda(nitric oxide) gerekse uyku esnasında büyüme hormonu(GH) oranının yükseltilmesinde ve en önemlisi erkeklerde sperm ve ereksiyon kalitesinin sürdürülmesinde son derece önemlidir.
Glutamine ise idman sonrası toparlanmaya olan katkısı, sindirim sistemine olan hazım desteği ayrıca dönemsel dalgalanmalar şeklinde kullanıldığında Arginine benzeri GH oranına olan yükseltme efektivasyonu açısından alınmaktadır.
BCAA olarak tabir edilen Valine, Leucine ve İsoleucine 1980 ‘lerin ortalarından beri ölçü koruyucu etkisi kanıtlanıp kullanım oranı sporcular tarafında yüksek olan amino asit kombinasyonlarıdır. Ayrıca BCAA ‘ların bağışıklık sistemine olan güçlendirici bazı etkileri de yapılan bazı araştırmalarda ortaya çıkarılmıştır.
Arginine, Glutamine ve BCAA ‘ların kombine olarak alınması maksimum emilim ve etki bakımından en optimal neticeleri ortaya çıkaraktır.